28 Nisan 2007

BİNBİR GECEDEN BİRİ




Selçuk Yıldırım


BİRZAMANLAR, Doğu'nun şehirlerinden birinde, zengin ve varlık bir
adam ölmüş. Haberciler ve tellallar şehrin sokaklarına yayılıp halka
şöyle seslenmişler:
"Ey ahali! Bildiğiniz gibi Veli Ağa vefat etti. Önemli bir vasiyeti
var. Ahiret hayatına alışabilmek için yardımcı arıyor. Kim mezarda
geçireceği ilk gecede ona eşlik ederse, Veli Ağa'nın servetinin
yarısı kendisine verilecektir."
Tellalların onca bağırıp çağırmalarına rağmen, kimse bu ilginç teklife
talip olmaya cesaret edemedi. Akşama doğru, şehrin en fakir adamlarından
biri olan hamal, bakmış ki, elinde mal olarak bir küfe ve ipten başkası
yok. "Hamal olarak yatar, ağa olarak kalkarım" diyerek koşmuş
ve diri diri mezarda gecelemeye talipli olmuş.
Ertesi gün, genişçe bir mezar kazmışlar. Bir tarafına iyice kefenlenen
Veli Ağa'yı bir tarafına da hamalı yatırıp mezarı kapatmışlar.
Az sonra sual melekleri çıkıp gelmiş. "İkisi de artık bize
emanet" diye aralarında konuşuyorlarmış. Biri:
"Öyle de.." demiş. "Zengin olan zaten burada kalıcı,
önce şu hamaldan başlayalım."
Öteki melek bu teklifi makul görmüş ve hamalın baş ucuna gidip sorguya
başlamışlar:
"Dünyada malın mülkün var mıydı?"
"Alay etmeyin" demiş hamal. "Sırtımdaki küfeden ve ipten
başka bir şeyim hiç olmadı benim."
"Öyleyse söyle bakalım" demiş melekler. "O küfe ile ipi
hangi kazançla nasıl aldın?"
Hamal başlamış anlatmaya:
"Beş kişinin malını on kuruşa taşıdım. İkisini yedim sekizini
sakladım. Ertesi gün de aynı işi yaptım. Böyle böyle para biriktirdim.
Yemedim içmedim, ucuza taşıdım ve bunları aldım."
Melekler:
"Olmadı" demişler. "Olmadı hamal efendi. Falancadan
aldığın para hak ettiğinden çok azdı. Biz bunun hesabını ondan soracağız.
Filancaya da çok ucuza taşımıssın, bunun da hesabını ondan
soracağız"
"İyi ama.." demiş hamal. "hakettiğim parayı isteseydim,
bana taşıtmazlardı ki..."
"Sen merak etme" demiş melekler. "Nasıl olsa ikisi de
buraya gelecek, o zaman biz sorarız bunların hesabını."
Ve sorguya devam etmişler:
"Sen bir daha söyle bakalım. Kazandığının ne kadarını yedin, ne
kadarını biriktirdin?"
"Vallahi" demiş hamal. "Genelde hep yarı yarıya... On
aldıysam beş sakladım, beş yedim. İki kazandıysam, birini kenara
attım."
"Olmadı" demiş melekler. "Bu iş hiç olmadı. Sen hem
kendinin hem de çoluk çocuğunun boğazından kısmışsın. Hem kendi nefsine,
hem de onların nefislerine zulmetmişsin. Bu günahtır bilmez misin?"
Hamal ne cevap vereceğini düşünürken kan ter içinde kalmış. Ve bütün bir
gece melekler sormuş o kıvranmış, melekler sormuş o kıvranmış.. Nihayet
sabah olmuş ve mezarı açıp onu dışarıya çıkarmışlar.
Hamal bakmış, kadı efendi dahil bütün şehir kabrin başına toplanmış. Hatta
mehter takımı bile hazır bekliyor.
Kadı, mezardan kendisini dışarıya atan hamala:
"Afferin hamal efendi, kimsenin cesaret edemediği bir işi yaptın.
Ama mükafatını da göreceksin. Artık zengin bir adamsın."
Halktan bir alkış ve 'Yaşasın' kopmuş.
Hamal:
"İstemem! İstemem! Vallahi istemem!" diye bağırmış.
"Ben, bir iple bir küfenin hesabını sabaha kadar veremedim. Onca
servetin hesabını nasıl veririm. Kim isterse o alsın. Hesabını da alan
versin!" ?

Hiç yorum yok: